Aidiyet eksikliği, insanların kendilerini bir grup ya da topluluk içerisinde özgürce ifade edebilmeleri ve kendilerini güvende hissedebilmeleri için gereken bağlara sahip olmamaları durumudur. Aidiyet, insanların kendi aralarında bir ortamda bir araya gelmeleri ve birbirlerini kabul etmeleriyle sağlanır. Bu, insanların kendilerini kabul ettikleri ve sevgi dolu bir ortamda, özgürce ifade edebildikleri bir toplum oluşturmalarını sağlar.
Aidiyet eksikliği, çoğu zaman, çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkar. Çocuklar, çevrelerindeki davranışları, tutumları, görüşleri ve alışkanlıkları öğrenerek, aidiyeti kazanırlar. Eğer çocuklar yeterince sevgi ve anlayış görmüyorsa, aidiyet eksikliği duyguları yaşayabilirler. Aynı şekilde, yetişkinler de aidiyet eksikliği ile karşılaşabilirler. Örneğin, iş değiştirmek ya da yeni bir şehre taşınmak gibi durumlar aidiyet eksikliği duygularını tetikleyebilir.
Aidiyet eksikliğinin önlenmesi için, insanların kendilerine destek veren bir topluluk içinde olmaları önemlidir. Bu topluluklar, sevgi, saygı ve anlayış göstererek, aidiyet hissini geliştirebilir. Eğitimciler, öğrencilere aidiyeti teşvik etmek için, öğrencilerin sosyal, kültürel, dini ve etnik kökenleri konusunda aralarında eşitlik kurmalarını sağlayabilir. Öğrencilere öğrenme sürecinde başarılı olmaları için destek sağlamak, aidiyeti önemli ölçüde teşvik edebilir.
Aidiyet eksikliği, insanların kendilerini kabul ettikleri ve sevgi dolu bir ortamda, özgürce ifade edebildikleri bir toplum oluşturmalarını sağlayan, çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan, insanların kendilerini güvende hissedebilmeleri için gerekli bağları sağlamamaları durumudur. Aidiyetin teşvik edilmesi için, eğitimcilerin öğrenciler arasında eşitlik kurmalarını sağlamaları ve öğrencilere destek sağlamaları önemlidir.