Bilinç problemi, bilimsel olarak düşüncelerin, duyguların ve hareketlerin kökeni ve özünü kavrama çabası olarak tanımlanabilir. Bu problem, insan davranışlarının veya düşüncelerinin nereden geldiğini ve neden ortaya çıktığını açıklamayı amaçlayan felsefi ve bilimsel bir arayıştır.
Bilinç problemi, çoğu zaman, davranış biyolojisi, felsefe, psikoloji ve kognitif bilimler arasındaki arayışların bir ürünü olarak karşımıza çıkar. Çoğu insan, düşüncelerinin, hareketlerinin ve duygularının kökeninin ne olduğunu merak eder. Bu arayış, insanların, etkinliklerinin veya davranışlarının asıl kaynaklarını veya temellerini anlamaya çalışmaları ile ilintilidir.
Batı düşüncesinde, bilinç problemi klasik felsefi sorularla ilgili olarak tanımlanmıştır. Çoğu filozof, bilinç problemini, insanın yaşamının veya deneyiminin kökeninin ne olduğu, insanın söz konusu deneyimin kendisine karşı nasıl bir sorumluluk aldığı gibi konuların arka planda olduğu bir arayış olarak görmüştür.
Günümüzde, bilinç problemi, çoğu zaman, biyolojik ve kognitif araştırmalar ile yakından ilintilidir. Çoğu bilim adamı, düşüncelerin ve davranışların beyin aktivitesi ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Biyolojik olarak, beyindeki bazı kimyasal maddelerin, düşüncelerin ve duyguların oluşumunda etkili olduğu kabul edilmektedir. Bununla birlikte, kognitif araştırmalar da, düşünce ve duyguların, çevresel deneyimlerle ve öğrenmeyle ilişkili olduğunu göstermektedir.
Bilinç problemi, insanların, düşüncelerin ve duyguların kökeninin ne olduğunu ve neden ortaya çıktığını araştırmaya çalışmalarıdır. Bu çalışmalar, felsefi ve bilimsel konular arasındaki arayışların bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde, biyolojik ve kognitif araştırmalar ile yakından ilintilidir ve beyin aktivitelerinin, düşüncelerin ve duyguların oluşumunda önemli rol oynadığını ortaya koymaktadır.