Göğsüme iğne batar gibi olan bu durum, depresyon olarak bilinen ruh hal bozukluğu ya da daha kapsamlı bir anlamda semptomatik olarak anksiyete bozukluğu olarak adlandırılır. Anksiyete bozukluğu, kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığını etkileyen bir durumdur. Bu durum, sıkıntı, korku, endişe, üzüntü ve çaresizlik gibi duyguların yoğun bir şekilde yaşanmasıyla karakterize edilir.
Anksiyete bozukluğu, birçok fiziksel ve davranışsal semptomlara neden olur. Fiziksel semptomlar arasında kalp çarpıntısı, terleme, titreme, huzursuzluk, uyku problemleri, iştah kaybı, baş ağrısı, karın ağrıları gibi semptomlar görülebilir. Davranışsal semptomlar ise, çevreden korkma, sosyal ilişkilerden kaçınma, kendini başkalarına karşı savunmasız hissetme, uygunsuz aşırı öfke patlamaları gibi davranışlar gösterilebilir.
Anksiyete bozukluğu teşhisi konulmadan önce, kişinin davranışlarının, ruh halinin ve fiziksel semptomlarının detaylı olarak incelenmesi gerekir. Bu amaçla, psikiyatrist, psikolog ya da diğer uzmanlar tarafından geniş kapsamlı bir değerlendirme yapılır. Diğer tıbbi durumların dışlanması için, gerekli olan tıbbi muayene ve testler de yapılır.
Anksiyete bozukluğu tedavisi, kişisel terapi, ilaç tedavisi veya her ikisinin kombinasyonu olarak yürütülebilir. Kişisel terapi, kişinin anksiyete bozukluğuna neden olan kaynakları keşfetmesine ve üstesinden gelmesine yardımcı olur. Bu süreçte, kişiye verilen öğütler, teknikler ve özellikle kognitif davranışçı terapiler (KDT) gibi davranışsal değişikliklere dayalı yaklaşımlar yardımcı olur. İlaç tedavisi ise, anksiyete bozukluğuna kısa vadeli veya uzun vadeli olarak müdahale etmek için, iyi denetlenen ve doktor tarafından reçete edilen anti-depresanlar ve anti-ansiyete ilaçlarının kullanımı ile yürütülür.
Anksiyete bozukluğu, güvenli bir ortamda, yakın arkadaşların ve sevdiklerinin desteğiyle, kişisel terapi, ilaçlar ve daha sağlıklı yaşam tarzı tercihleriyle tedavi edilebilir. Anksiyete bozukluğu, tedavi alınmadan önce sıkıntılı ruh halinin, sürekli uyarılmış durumun ve fiziksel semptomların yoğunluğunun artmasına neden olabilir. Bu