Hurûş, Osmanlıca'da 'istanbul'da hayatın her alanına yayılan, çok katlı binaların yapılmasının söz konusu olduğu sürece gerçekleştirilen evrensel bir mimari üslup olarak tanımlanır. Tarihin geri kalanında, istanbul'da ortaya çıkan bu tarz binaların çoğu dikdörtgen şeklinde olup, sütun, çatı, çanak şeklinde de olabilir. Bu binaların çoğu betonarme karkaslı olup, duvarları çoğunlukla tuğladan yapılmıştır. Hurûş ile elde edilen binaların tasarımı çoğunlukla klasik Osmanlı tarzını yansıtır ve İstanbul'un zengin tarihi kimliğini ön plana çıkarmaktadır. Hurûş mimari üslubu aynı zamanda, çok katlı binaların çok fonksiyonlu bir şekilde kullanılmasını kolaylaştıran bir sisteme sahiptir. Örneğin, bir binanın çatı katında evler, alt katlarında ise iş merkezleri olabilir. Yine, çatı katlarında evlerin yanı sıra çeşitli hizmetler de sunulabilmektedir. Böylece, çok katlı binalar kullanıcılarının birden fazla ihtiyacını karşılamaya yardımcı olmaktadır. Hurûş tarzı binaların en önemli özelliklerinden biri de, yüksek seviyede estetiği koruma ve geliştirme potansiyeline sahip olmalarıdır. Çoğu durumda, bu binaların çatılarında ve cephelerinde çeşitli süslemeler bulunmaktadır. Bu süslemeler, yapıların tarihi dokusunu korumaya yardımcı olur.
Hurûş tarzı mimari üslubu, modern zamanlarda da halen yaşamın her alanında kullanılmaktadır. Günümüzde, binaların çoğu, Hurûş tarzı özellikleri taşıyor ve bu tarzın klasik özellikleri korunmaktadır. Bunun yanı sıra, modern mimari üslupların gelişmesiyle, Hurûş tarzı binaların iç mekanları da geliştirilmeye başlanmıştır. Bu binaların içinde artık daha modern bir dizayn ve avantajlı özellikler bulunmaktadır. Bu sayede, modern zamanlarda bile, Hurûş tarzı binalar hala çok fazla rağbet görmektedir.