Ibn Haldun'un asabiyet teorisi, insanların sosyal toplulukları oluşturmasını ve devam ettirmesini sağlayan güç olarak tanımlanan "asabiyet"i anlamaya çalışır. İbn Haldun, insanın doğasının kendi üzerinde kontrol edilemeyen bir güç olarak asabiyet olduğuna inanıyordu. Ayrıca, bu gücün doğal bir kaynak olduğuna inanıyordu. Asabiyet, insanları farklı gruplar arasında bölmek, çatışmaları çözmek ve birlikte çalışmak için bir araya geldiğinde ortaya çıkan toplumsal güç olarak tanımlanır.
Ibn Haldun'a göre, asabiyet, insanları sosyal bir bütün olarak bir araya getirdiği için, bu güç kültür, sosyal ve ekonomik gelişim için çok önemlidir. Ayrıca, asabiyetin, insanların sosyal, kültürel ve ekonomik farklılıklarının önemini de vurguladığını vurgulamak gerekir.
Asabiyet teorisinin en önemli özelliği, bu gücün insanların özgür iradelerini etkilememesi ve etkilemek istememeleridir. İbn Haldun, insanların özgür iradelerinin kendileri için bir tür hürriyet olduğunu vurgulamıştır. Asabiyetin, bu hürriyeti etkilemediği için, insanların özgürlükleri korunmuş olmaktadır.
Son olarak, İbn Haldun'a göre asabiyetin, insanların sosyal ve ekonomik gelişimlerini arttırmak için etkili bir araç olduğunu belirtmek gerekir. Asabiyet, insanların çevreleriyle, kültürleriyle, sosyal ilişkileriyle ve ekonomik durumlarıyla bağlantılı olarak, gruplar arası iletişimi ve işbirliğini de kolaylaştırır. Bu nedenle, asabiyetin, toplumların gelişiminin temelini oluşturan önemli bir bileşen olduğu söylenebilir.