Türkiye, çoğul uluslu bir ülke olduğu için, hukuki sistemi, uluslararası hukuk, ulusal hukuk ve adalet sistemi tarafından oluşturulmuştur. Türkiye, uluslararası hukuk normlarına, uluslararası örgütlerin kurallarına ve mevzuatına uymakla yükümlüdür. Türkiye'de, uluslararası hukuka göre, ulusal hukukun yürürlükte olması gerekmektedir. Türkiye'de, 1950'den itibaren, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa Topluluğu Mevzuatı (ATM) henüz yürürlükte değildir. Ancak, Türkiye, uluslararası hukuk ve ulusal hukuki kurallara uymakla yükümlüdür.
Türkiye'deki ulusal hukuki sistem, Anayasa ile kontrol edilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1970 yılında kabul edilmiştir ve ülkedeki en üst hukuki belgedir. Anayasa, ülkedeki hukuki yapıyı belirler ve her bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına alır. Anayasa, ülkedeki hukuki sistemin temelini oluşturur ve ülkede hukuki kararların alınmasını sağlar.
Türkiye'de, ulusal hukuk kurallarının yürürlükte olmasını sağlamak için, hukuk kurallarının yazılı olarak kodifiye edilmesi gerekmektedir. Türkiye'de, hukuk kurallarının kodifiye edilmesi, Türk Ceza Kanunu (TCK) ile sağlanmaktadır. TCK, Türkiye'de ceza hukuku ve hakları ile ilgili hükümleri içeren kodifiye edilmiş bir belgedir. Ayrıca, Türkiye'de, ticaret, çalışma, kamu hizmeti, evlilik ve boşanma gibi konulara ilişkin diğer kanunlar da bulunmaktadır.
Türkiye'de, ulusal hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak için, hukuk sisteminin temelini oluşturan adalet sistemi vardır. Adalet sistemi, Anayasa, TCK gibi hukuk kanunlarının yürürlükte olmasını sağlar. Türkiye'de, adalet sistemi, mahkemeler, savcılıklar ve diğer hukuk kurumları tarafından oluşturulmuştur. Adalet sistemi, hukukun üstünlüğünü sağlamak için ülkedeki herkesin eşit olarak etkilenmesini güvence altına alır.
Türkiye, ayrıca uluslararası hukuk normlarına ve uluslararası örgütlerin kurallarına da uymakla yükümlüdür. Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen uluslararası kararlara, ulus