Türkiye, I. ve II. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında çok önemli bir konumda yer alıyordu. İmparatorluk, bölgede önemli askeri ve ticari gücü temsil ediyordu ve siyasi bir dengenin sağlanmasında önemli rol oynuyordu. Ancak, özellikle I. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte, özellikle Avrupa ülkelerinin Türkiye'deki kontrolünü kaybetmesi, sömürgeci güçlerin Türkiye'ye olan ilgisini arttırdı. İngiltere, Fransa ve Rusya, Ortadoğu'da sömürgeci kontrolü elde etmek ve bölgedeki siyasi ve askeri hareketliliği kontrol etmek için Türkiye'yi kullanmak istediler.
Bununla birlikte, Türkiye'nin siyasi ve askeri gücünden dolayı, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında, Almanya, İtalya ve Japonya gibi ülkeler de Türkiye'yi kullanmak istediler. İmparatorluk, siyasi otoritesi ve askeri gücü sayesinde, bu ülkelerin sadece bölgeye siyasi ve askeri müdahalede bulunmalarını önlemekle kalmayıp, aynı zamanda bir nevi "ortak bir platform" oluşturmalarına da olanak sağlamıştı.
Türkiye'nin, iki dünya savaşına sokulmasının başka bir nedeni de, bölgedeki petrol kaynaklarının kontrolünü elde etmekti. II. Dünya Savaşı sırasında, petrolün giderek önem kazanması, özellikle Almanya ve Japonya gibi ülkelerin Türkiye'yi kullanarak enerji kaynaklarına erişmeye çalışmalarını tetikledi.
Sonuç olarak, Türkiye, I. ve II. Dünya Savaşı sırasında sömürgeci güçlerin, siyasi otorite ve askeri gücünün kontrolünü elde etmeyi amaçlayan, aynı zamanda petrol kaynaklarının kontrolünü sağlamak isteyen uluslararası çabaların kurbanı olmuştur.