Kızılötesi ışığı görünür ışığa dönüştürebilen nanoparçacıklar. ‘nden araştırmacılar tarafından farelerin kızılötesi ışığı görmesini mümkün kılmak için kullanılmaktadır. Normalde fareler, insanlar gibi memeliler kızılötesi ışığı algılayamamaktadır.
Kızılötesi Işığı Nedir?
Dalga boyu aralığı 700 nanometre ila bir milimetre iken. Görünür ışığın dalga boyu aralığı 400 ila 700 nanometredir.
Tian Xue ve grubunun oluşturduğu nanopartiküller, fare retinalarına yerleştirilmektedir. Işığın algılanmasını sağlayan fotoreseptörler olarak bilinen gözdeki proteinler nanoparçacıklara bağlandı.
Işığa duyarlı pigmentlerin varlığı nedeniyle, gözün arkasındaki retinada bulunan fotoreseptörler ışığı algılayabilmektedir.
Fotoreseptörlerdeki farklı renge duyarlı pigmentler, farklı ışık tonlarını emer veya sinir uyarıları üretir.
Kızılötesi Görüş Nasıl Yapılır?
Bu duyumlar optik sinirden geçerek beynin görme bölgelerine ulaşır. İnsanların renk görüşü için üç farklı pigment türü veya alacakaranlık görüşü için ek pigment türü vardır. Buna karşılık, farelerde renk görüşü için yalnızca iki tür pigment. Ve alaca karanlık görüşü için bir tür pigment bulunmaktadır. Bilim adamları, genleri aktararak farelere insanlarla karşılaştırılabilir bir renk duyarlılığı kazandırmayı başarmıştır.
Tavsiye Edilen İçerik:
Bununla birlikte, hiçbir memelinin kızılötesi ışığı normal olarak algılayabildiği kanıtlanmamıştır. Kızılötesi ışığı yeşil ışığa dönüştürmesini sağlamak için Xue ve ekibi. Han’ın daha önce yarattığı bir nanoparçacık üzerinde çalıştı. Han, Massachusetts Üniversitesi’nden bir nanoparçacık uzmanıdır. Bu eylemi, hayvanların yeşil fotopigmentleri mavi emsallerine göre daha hassas olduğu için aldılar. Bu parçacıkları fare retinalarına yerleştirdikten ve oradaki. Fotoreseptörlere bağlandıklarını belirledikten sonra amaçlanan sonuçları test ettiler. Farelerin kızılötesi ışığı algılama yeteneği, elektrofizyolojik ölçümler, ışığa baktıklarında. Gözbebeklerinin daralması gözlemleri ve farelere özellikle labirent konfigürasyonlarında yaptıkları davranış testleri ile doğrulanmaktadır.
İnsanların Olayları Algılayış Biçimleri Değişebilir
Bazı bilim adamları, bu yöntemin bir gün insanlar üzerinde, belki de askeri amaçlarla kullanılabileceğine inanan Xue’den daha temkinli. University College London’dan görme konusunda uzmanlaşmış bir sinirbilimci olan Glen Jeffery, teknolojiyi etkileyici buluyor. Ancak bunun insanlara nasıl uygulanabileceğini ve insanların olayları algılama biçimini nasıl değiştirebileceğini sorguluyor.
Bu sinyaller nanoparçacıklar tarafından daha kısa dalga boylarına dönüştürülürmektedir. Ve daha sonra beyne iletilmek üzere yeşil ışık olarak hücrelere gönderilmektedir. Bu parçacıkların farelerin görüşünü nasıl etkilediğini görmek için bir dizi test yapmadan önce, araştırmacılar parçacıkları kemirgenlerin gözlerine enjekte ettiler. Bu prosedürün ardından, kızılötesi ışınlar farenin gözüne çarptığında, farenin gözbebeğinin kesinlikle büzüldüğü ve ışığı gördüğünü gösteren fark edilmekteydi. Fareler, labirentlerde yapılan ek deneylere göre gün ışığında bile kızılötesi sinyalleri algılayabilmektedir. Fareler, bu göz enjeksiyonlarından yalnızca küçük olumsuz etkilerle iki aydan fazla bir süre boyunca kızılötesi algılamaya devam etti. Bilim adamı Xue , “Bu teknolojinin süper görüşe olanak sağlamanın yanı sıra insan gözünde kırmızı renk algısı ile ilgili durumları tedavi etmek için de işlev göreceğini düşünüyoruz” dedi.
Kızılötesi Işığı Nedir?
Dalga boyu aralığı 700 nanometre ila bir milimetre iken. Görünür ışığın dalga boyu aralığı 400 ila 700 nanometredir.
Tian Xue ve grubunun oluşturduğu nanopartiküller, fare retinalarına yerleştirilmektedir. Işığın algılanmasını sağlayan fotoreseptörler olarak bilinen gözdeki proteinler nanoparçacıklara bağlandı.
Işığa duyarlı pigmentlerin varlığı nedeniyle, gözün arkasındaki retinada bulunan fotoreseptörler ışığı algılayabilmektedir.
Fotoreseptörlerdeki farklı renge duyarlı pigmentler, farklı ışık tonlarını emer veya sinir uyarıları üretir.
Kızılötesi Görüş Nasıl Yapılır?
Bu duyumlar optik sinirden geçerek beynin görme bölgelerine ulaşır. İnsanların renk görüşü için üç farklı pigment türü veya alacakaranlık görüşü için ek pigment türü vardır. Buna karşılık, farelerde renk görüşü için yalnızca iki tür pigment. Ve alaca karanlık görüşü için bir tür pigment bulunmaktadır. Bilim adamları, genleri aktararak farelere insanlarla karşılaştırılabilir bir renk duyarlılığı kazandırmayı başarmıştır.
Tavsiye Edilen İçerik:
Bununla birlikte, hiçbir memelinin kızılötesi ışığı normal olarak algılayabildiği kanıtlanmamıştır. Kızılötesi ışığı yeşil ışığa dönüştürmesini sağlamak için Xue ve ekibi. Han’ın daha önce yarattığı bir nanoparçacık üzerinde çalıştı. Han, Massachusetts Üniversitesi’nden bir nanoparçacık uzmanıdır. Bu eylemi, hayvanların yeşil fotopigmentleri mavi emsallerine göre daha hassas olduğu için aldılar. Bu parçacıkları fare retinalarına yerleştirdikten ve oradaki. Fotoreseptörlere bağlandıklarını belirledikten sonra amaçlanan sonuçları test ettiler. Farelerin kızılötesi ışığı algılama yeteneği, elektrofizyolojik ölçümler, ışığa baktıklarında. Gözbebeklerinin daralması gözlemleri ve farelere özellikle labirent konfigürasyonlarında yaptıkları davranış testleri ile doğrulanmaktadır.
İnsanların Olayları Algılayış Biçimleri Değişebilir
Bazı bilim adamları, bu yöntemin bir gün insanlar üzerinde, belki de askeri amaçlarla kullanılabileceğine inanan Xue’den daha temkinli. University College London’dan görme konusunda uzmanlaşmış bir sinirbilimci olan Glen Jeffery, teknolojiyi etkileyici buluyor. Ancak bunun insanlara nasıl uygulanabileceğini ve insanların olayları algılama biçimini nasıl değiştirebileceğini sorguluyor.
Bu sinyaller nanoparçacıklar tarafından daha kısa dalga boylarına dönüştürülürmektedir. Ve daha sonra beyne iletilmek üzere yeşil ışık olarak hücrelere gönderilmektedir. Bu parçacıkların farelerin görüşünü nasıl etkilediğini görmek için bir dizi test yapmadan önce, araştırmacılar parçacıkları kemirgenlerin gözlerine enjekte ettiler. Bu prosedürün ardından, kızılötesi ışınlar farenin gözüne çarptığında, farenin gözbebeğinin kesinlikle büzüldüğü ve ışığı gördüğünü gösteren fark edilmekteydi. Fareler, labirentlerde yapılan ek deneylere göre gün ışığında bile kızılötesi sinyalleri algılayabilmektedir. Fareler, bu göz enjeksiyonlarından yalnızca küçük olumsuz etkilerle iki aydan fazla bir süre boyunca kızılötesi algılamaya devam etti. Bilim adamı Xue , “Bu teknolojinin süper görüşe olanak sağlamanın yanı sıra insan gözünde kırmızı renk algısı ile ilgili durumları tedavi etmek için de işlev göreceğini düşünüyoruz” dedi.