Aristokrasi, bir ülke yönetiminde, belli bir kastın veya ailenin, hakimiyeti altındaki insanlara hükmedebilme yetkisine sahip olmasıdır. Aristokratlar, ülkenin yönetimini kontrol etmek için aileleri aracılığıyla bulundukları ülkede ekonomik ve siyasi güç elde etmeyi ve siyasal haklarını elde etmeyi amaçlar. Aristokratların ülke yönetimi hakkı sadece kendilerine aitmiş gibi göstermesi, birçok ülkede bir tür tekelci siyasetin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu siyaset, sınıf ve kast farklılıklarının kökten kaldırılmasını engelleyerek, aristokratların ülke yönetiminde hakimiyetlerini ve siyasi haklarını sürdürmelerini sağlamıştır.
Aristokratların ülke yönetimi hakkını sadece kendilerine aitmiş gibi gösterdikleri siyaset, özellikle 19. yüzyıldan itibaren, pek çok ülkede monarşik ya da otokratik yönetim tarzının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu tarz yönetim, aristokratların siyasi ve ekonomik hakimiyetlerini sürdürmelerini sağlamak için, özellikle monarşilerde kraliyet ailesine sınırlı olarak sınırlı siyasi haklar vermiştir. Aristokrasinin etkisi altında, halkın katılımına izin verilmeyen bu tarz yönetim, gittikçe baskıcı hale getirilerek, halkın ekonomik ve siyasi haklarının kısıtlanmasına neden olmuştur.
Aristokrasinin etkisi altında kalan ülkelerde, 20. yüzyılda, genel olarak, demokratik siyasi haklarının kazanılmasına çalışılmıştır. Demokratik haklar, her bireyin eşit olarak yönetim konusunda katılım hakkının sağlanması ve halkın siyasi haklarının korunmasıdır. Bu haklar, özellikle karar alma süreçlerine katılımının arttırılmasıyla, halkın etkisinin arttırılması amacıyla, siyasi, ekonomik ve sosyal haklarının korunmasıyla sağlanmıştır. Bu hakların sağlanmasıyla, halkın haklarının korunmasının yanı sıra, aristokratların ülke yönetimindeki hakimiyeti etkisiz hale getirilmiştir.