Stalin, Sovyetler Birliği'nin yönetimindeki öncü rolü ve dünya tarihindeki önemli rolü nedeniyle, özellikle de bu konudaki tartışmalı tutumu nedeniyle, narsist bir figür olarak görülmektedir. Narsizm, kendisini daha üstün görme ve ötekilerin haklarına saygı göstermeyen, karşı durmaya cesaret edemeyen bir tutumdur. Stalin, kendi gücünü ve iktidarını korumak için çok güçlü bir özgüvene sahipti. İnsanların hayatlarını ve kariyerlerini kontrol etmeye çalışan ve kendisine özgü kuralları uygulayan Stalin, bu narsist tutumuyla, Sovyetler Birliği'ndeki herkesin haklarını ve özgürlüklerini kısıtlıyordu.
Stalin aynı zamanda çok katı bir lider olarak tanınıyordu. Genellikle kararlarını, hiçbir şüphe veya etkilenmeden, kendisine özgü bir tarzda alıyordu. Stalin, kendi görüşlerini, görüşlerini başkalarının üstünde olarak görüyordu ve bu nedenle, başkalarının fikirleriyle hiçbir şekilde hesaplaşmak istemiyordu. Her durumda, kendi görüşlerinin ve kurallarının diğerlerininkinden daha önemsiz olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle, çoğu durumda, başkalarının fikirlerini kabul etmek istemiyordu.
Stalin'in narsizm tutumu, Sovyetler Birliği'ndeki insanların temel hak ve özgürlüklerinden mahrum edildiği ve halkın özgürlüklerinin kısıtlandığı bir döneme işaret etmektedir. Stalin, özgürlüğünüzün kısıtlanmasının kendisi için değil, sadece kendi hırslarını karşılamak için olduğunu düşünüyordu. Bu tutumuyla, Sovyetler Birliği'nde çok büyük ölçüde baskı ve zulme yol açtı.