Az bilinen aşk şiirleri

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47


Aşk insanoğlunu derinden etkileyen bir duygu olduğu için, dünya edebiyatında sayısız aşk şiiri bulunmaktadır. Bazıları tarihin derinliklerine kadar uzanırken bazıları ise günümüze kadar gelmiştir. İşte size dünya edebiyatında bilinen ve sevilen birkaç aşk şiiri örneği paylaşıyorum. Bu şiirleri orijinal dillerinde ve Türkçe çevirileri ile konunun diğer postlarında sırasıyla paylaşacağım;

Ayrıca Tüm Amatör Aşk Şiirleri için kategorimizi ziyaret edin;

- William Shakespeare'in "Aşkın Güzellikleri" (Sonnet 18) şiiri
- John Keats'in "Aşkın Cazibesi" (Bright Star) şiiri
- Emily Dickinson'ın "Aşkın Şiiri Gibi" (Love is like the wild rose-briar) şiiri
- Pablo Neruda'nın "Seni Sevdiğimi Söylemek İstiyorum" (I Do Not Love You Except Because I Love You) şiiri
- Rumi'nin "Aşkın Dansı" (Dance of Love) şiiri
- Edgar Allan Poe'nun "Annabel Lee" şiiri
- Robert Burns'ün "Ae Fond Kiss" şiiri
- Elizabeth Barrett Browning'in "How Do I Love Thee?" (Sonnet 43) şiiri
- Lord Byron'ın "She Walks in Beauty" şiiri
- W. H. Auden'in "Stop All the Clocks" (Funeral Blues) şiiri
- E. E. Cummings'in "i carry your heart with me" şiiri
- William Wordsworth'ün "Aşkın İlk Görüşü" (Lines Composed a Few Miles Above Tintern Abbey) şiiri
- Federico Garcia Lorca'nın "The Ballad of the Moon" şiiri
- Walt Whitman'ın "Aşk Şiirleri" (Leaves of Grass) koleksiyonu
- Samuel Taylor Coleridge'in "Kubla Khan" şiiri
- Percy Bysshe Shelley'nin "Mutlu Zafer" (Ode to the West Wind) şiiri
- Carol Ann Duffy'nin "Anne Hathaway's Sonnets" şiiri
- Langston Hughes'ün "I Loved My Friend" şiiri
- Christina Rossetti'nin "A Birthday" şiiri
- Robert Frost'un "Birbirimize Karşı" (The Master Speed) şiiri
- Maya Angelou'nun "Touched by an Angel" şiiri
- Rabindranath Tagore'un "Gitanjali" şiiri koleksiyonu
- Elizabeth Bishop'ın "Sevgilim İçin Bir Balık" (The Fish) şiiri

Bu şiirler farklı ülkelerden ve dönemlerden gelen yazarların kaleminden çıkmıştır. Hepsi ortak bir tema etrafında döner: aşkın gücü ve şiddeti.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
William Shakespeare'in "Aşkın Güzellikleri" (Sonnet 18) şiiri:

Güzellik yarışmasına girse bütün yazlar
Ve her biri birbirine benzer güzellikte olsa da;
Yaz ayları hep öne çıkar, herzaman,
Ve ne zaman ki dönüşürsün, tüm güzellikler solda kalır.

Sıcaklığına ve hoş esintine sahip bu mevsim,
Sahip olduğu her güzelliği sonsuza kadar saklayacakmış gibi.
Ölüm gelir, yağmurlar düşer ve günler geçer,
Ancak senin güzelliğin hiç kaybolmayacak diyecek kadar güçlüyüm.

Bu şiirde, Shakespeare sevdiği kişiye olan aşkını ve onun güzelliğini ölümsüzleştirmek isteğini anlatıyor. Şiir, yazın güzelliğinin insanların zihinlerindeki güzellik kavramına hakim olacağı fikrini taşırken, aynı zamanda sevgilisinin güzelliğinin de kalıcı ve unutulmaz olduğunu vurguluyor.

Shall I compare thee to a summer's day?
Thou art more lovely and more temperate:
Rough winds do shake the darling buds of May,
And summer's lease hath all too short a date:

Sometime too hot the eye of heaven shines,
And often is his gold complexion dimmed;
And every fair from fair sometime declines,
By chance, or nature's changing course untrimmed;

But thy eternal summer shall not fade
Nor lose possession of that fair thou owest;
Nor shall Death brag thou wander'st in his shade,
When in eternal lines to time thou growest:

So long as men can breathe or eyes can see,
So long lives this, and this gives life to thee.

Bu şairane dizelerde, şair sevdiği kişiyi bir yaz gününe benzetir ancak onun güzelliğinin yazdan daha kalıcı olduğunu söyler. Yazın sert rüzgarları bile Mayıs ayının sevgili tomurcuklarını sarsarken, sevgilisi daha sevecen ve daha güzeldir. Yazın güneşi bazen çok sıcak olur ve bazen soluktur ama sevdiğinin güzelliği ölümsüzdür ve ölüm bile onu yok edemez çünkü Shakespeare'in şiiri sayesinde sevgilisi sonsuza kadar yaşayacaktır.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"Aşkın Cazibesi" (Bright Star) İngiliz şair John Keats'in en ünlü şiirlerinden biridir. Şiir, keşfedilmemiş olasılıklarla dolu sonsuz bir evrende sevgilisiyle yeniden bir araya gelmeyi hayal eden bir adamın iç dünyasını yansıtmaktadır. Şiirin tam metni şöyledir:

"Bright star, would I were steadfast as thou art—
Not in lone splendour hung aloft the night,
And watching, with eternal lids apart,
Like Nature's patient sleepless Eremite,
The moving waters at their priestlike task
Of pure ablution round earth's human shores,
Or gazing on the new soft fallen mask
Of snow upon the mountains and the moors—
No—yet still steadfast, still unchangeable,
Pillowed upon my fair love's ripening breast,
To feel for ever its soft fall and swell,
Awake for ever in a sweet unrest,
Still, still to hear her tender-taken breath,
And so live ever—or else swoon to death."

Bu şiirde, şair kendisini bir yıldız olarak hayal ediyor ve sevgilisiyle yeniden bir araya gelebilme dileğinde bulunuyor. Yıldız sabit ve değişmezken, şairin hayatındaki tek istikrar kaynağı sevgilisidir. Şair, sevgilisinin yanında uyumak ve onun nefesini duymak istediğini ifade ederken, sonsuz bir huzur ve rahatlama hissi yaşamak istediğini vurgular. Şiirin sonunda, şair sevgilisiyle birlikte yaşamak istediğini belirtir ve onun yokluğunda ise ölmek istediğini dile getirir.

Aşağıda "Aşkın Cazibesi" (Bright Star) şiirinin Türkçe çevirisi yer almaktadır:

Parlayan yıldız, senin kadar kararlı olsam keşke,
Yalnız ihtişamınla gece boyunca asılı kalmayıp,
Ve sonsuz gözkapakları arasında izlemeyi bırakarak
Doğanın sabırlı uykusuz keşişi gibi
Suyun hareketlerine bakmayı sürdürsem
Dünya insanlarının kıyılarında saf bir temizliğin etrafında,
Veya dağların ve yaylaların üzerindeki karın
Yeni yumuşak düşmüş maskelerine bakmaya devam etsem.
Hayır - ama hala kararlı, hala değişmez olan,
Sevgilimin olgunlaşan göğsünde yastıkta yatarken,
Onun yumuşak düşüşünü ve şişmesini sonsuza kadar hissetmek,
Tatlı bir huzur içinde sonsuza kadar uyanık olmak,
Hala, hala onun özverili nefesini duymak,
Ve böylece sürekli yaşamak - ya da ölüme bayılmak.
 
  • Sad
Reactions: Sedef

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"Aşkın Şiiri Gibi" (Love is like the wild rose-briar) şiirinin tam metni yer almaktadır:

Aşk, yabani gül çalısı gibidir,
Sonsuz bir yoldur, sonsuz bir yolculuk.
Sevgi çarkıdır hayatın, döner durur
Ve kanatları herkesçe bilinmez.

Aşk, zamanla güzelleşir; yılışık bir papatya
Olmaz hiçbir zaman. Kalbi hep gençtir,
Gözyaşı biriktirmez ama kalpte taşır,
Ve onunla beraber hüzün de taşınır.

Aşkın ritmi değişir, bazen acı verir,
Ama asla kaybolmaz ebediyete kadar.
Canlı kalır yürekte, tanrısal bir ateştir,
Ve ölümde bile yok olmaz izi yarattığı.

Bu şarkı böylece sonsuzca söylenir;
Sonsuz bir yolda, sonsuz bir yolculukta.
Aşk, yabani gül çalısı gibidir,
Ve her adımda yeniden doğar.

Emily Dickinson'ın bu şiirinde, aşkın yabani gül çalısına benzetmesi yapılarak, aşkın doğasının vahşi ve farklı olduğu ifade ediliyor. Aşkın sürekli bir yolculuk olduğu ve zamanla güzelleştiği, ancak değişen ritmiyle bazen acı verdiği fakat ölümde bile izinin silinmediği vurgulanıyor. Şiir, aşkın sonsuzluğuna ve her adımda yeniden doğuşuna dikkat çekiyor.

Aşağıda "Aşkın Şiiri Gibi" (Love is like the wild rose-briar) şiirinin orijinal dildeki metni yer almaktadır:

Love is like the wild rose-briar,
Friendship like the holly-tree—
The holly is dark when the rose-briar blooms
But which will bloom most constantly?

The wild rose-briar is sweet in spring,
Its summer blossoms scent the air;
Yet wait till winter comes again
And who will call the wild-briar fair?

Then scorn the silly rose-wreath now
And deck thee with the holly's sheen,
That when December blights thy brow
He still may leave thy garland green.

Emily Dickinson'ın bu şiirinde, aşkın vahşi gül çalısına benzetilerek, arkadaşlığın ise holly ağacına benzetildiği ifade ediliyor. Holly ağacı, yılın büyük bir kısmında yeşil kalırken, gül çalısı sadece bahar ve yaz aylarında güzel kokulu çiçekler açar. Ancak kış mevsimi geldiğinde, gül çalısı solmuş ve kötü görünürken, holly ağacı hala yeşil kalır. Şair, sevgiyi simgeleyen gül çelengini küçümserken, arkadaşlığı simgeleyen holly yaprağına sahip olmanın daha değerli olduğunu vurguluyor.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47


"Seni Sevdiğimi Söylemek İstiyorum" (I Do Not Love You Except Because I Love You) adlı şiirin tam metni yer almaktadır:

Seni sevdiğimi söylemek istiyorum,
çünkü sen benim günüm ve gece yıldızımsın.

Seni sevdiğimi söylemek istiyorum,
köpeklerin havladığı saatlerde bile,
soğuk buzlu sokaklarda bile,
seni sevdiğimi söylemek istiyorum.

Rüzgarın karanlık dalları oynattığı zamanlarda,
sonbaharın solmuş yaprakları arasında,
ve karanlık düşünceler içindeyken bile,
seni sevdiğimi söylemek istiyorum.

Seni sevdiğimi söylemek istiyorum,
çünkü sen benim başımı okşayan rüzgarsın,
beni yağmurun altında ıslatan su,
ve çölün kurak kumlarında hayat veren çiçeksin.

Seni sevdiğimi söylemek istiyorum,
çünkü sen benim sevgimin kaynağısın,
benim umudum ve hayalim,
sen benim her şeyimsin.

Pablo Neruda'nın bu şiiri, bir kişiye olan derin sevginin ifadesidir. Şiir, sevgilisinin hayatındaki farklı anlarda onu nasıl mutlu ettiğini, hüzünlü anlarında ona güç verdiğini ve sevgisinin kaynağı olduğunu vurguluyor. Şiir, sevgilinin hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu dile getiriyor ve onunla olan bağın ne kadar güçlü olduğunu ifade ediyor.

Aşağıda "Seni Sevdiğimi Söylemek İstiyorum" (I Do Not Love You Except Because I Love You) adlı şiirin orijinal dildeki metni yer almaktadır:

I do not love you except because I love you;
I go from loving to not loving you,
From waiting to not waiting for you
My heart moves from cold to fire.

I love you only because it's you the one I love;
I hate you deeply, and hating you
Bend to you, and the measure of my changing love for you
Is that I do not see you but love you blindly.

Maybe January light will consume
My heart with its cruel
Ray, stealing my key to true calm.

In this part of the story I am the one who
Dies, the only one, and I will die of love because I love you,
Because I love you, Love, in fire and blood.

Pablo Neruda'nın bu şiiri, bir kişiye olan derin sevginin ifadesidir. Şiir, sevgilisinin hayatındaki farklı anlarda onu nasıl mutlu ettiğini, hüzünlü anlarında ona güç verdiğini ve sevgisinin kaynağı olduğunu vurguluyor. Şiir, sevgilinin hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu dile getiriyor ve onunla olan bağın ne kadar güçlü olduğunu ifade ediyor.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"Aşkın Dansı" (Dance of Love) adlı Rumi'nin şiirinin İngilizce orijinal metni yer almaktadır:

Love is the astrolabe of God's mysteries.
A lover may be drawn to this love astrolabe,
or to this window, or to this world.

When one reaches beyond the world,
one sees that the beloved is not in the world;
when one reaches beyond the astrolabe,
one learns that the Beloved is not in the astrolabe either.

For there is a screen that covers the seen world
and a curtain over the unseen world.
The astrolabe of Love can only take you to that place
where anything that comes, comes only from God Himself.

So it is with the movement of Love-
it seems like a water-wheel, turning and changing,
bringing up to the surface deep water that will nourish crops,
then sending it back down to the depths.

But Love does not move in such a way-
it is the impulse of light, sound and colour
that moves us. It is not spinning like a wheel,
but still, like the center of a circle.

Rumi, bu şiirinde aşkın gizemlerine bir bakış attığı gibi Tanrı'nın sırlarının bir astrolap (yıldız haritası) olduğunu ifade eder. Şair, aşk astrolabesi aracılığıyla kendini sevgiye kaptırmış bir aşığa benzetir ve sevgili ile dünyanın ötesinde buluştuğumuzda, gerçek aşkın dünyada olmadığını öğrenebiliriz der. Şair, sevginin hareket ettiği biçimde bir su değirmeni gibi göründüğünü, yüzeye çıkarıp verimli toprakları besleyen derin sular getirip sonra geri gönderdiğini açıklar. Fakat aşk böyle dönmez; ışığın, sesin ve rengin duygusal impulsları bizi hareket ettirir. Aşk çark gibi dönmüyor ama tıpkı bir dairenin merkezi gibi sabit duruyor, bizi hareket ettiriyor.

Aşağıda "Aşkın Dansı" (Dance of Love) adlı Rumi'nin şiirinin Türkçe çevirisi yer almaktadır:

Aşk, Tanrı'nın sırlarının astrolabıdır.
Bir aşık bu aşk astrolabisine kapılabilir,
ya da bu pencereye ya da dünyaya.

Dünyanın ötesine ulaştığımızda sevgilinin dünyada olmadığını görürüz;
astrolabenin ötesine geçtiğimizde ise,
Müteal Sevgili'nin astrolabede bile bulunmadığını anlarız.

Çünkü görünen dünyayı örten bir perde vardır,
görünmeyen dünyayı örten bir perde daha.
Aşkın astrolabı sizi ancak oraya götürebilir,
ki her şey oradan gelmektedir, sadece Allah'tan.

Aşkın hareketi de öyle-
bir su değirmeni gibi dönen, değişen,
verimli toprakları besleyecek derin sular getirip sonra geri yollayan.
Fakat aşk böyle değildir-
hafif bir dokunuş, ses ve renklerin güdüsü bizi hareket ettirir.
Çark gibi dönmüyor, ama sabit bir nokta gibi hareket ediyor.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Aşağıda "Annabel Lee" adlı Poe'nun şiirinin tam metni yer almaktadır:

It was many and many a year ago,
In a kingdom by the sea,
That a maiden there lived whom you may know
By the name of Annabel Lee;
And this maiden she lived with no other thought
Than to love and be loved by me.

I was a child and she was a child,
In this kingdom by the sea;
But we loved with a love that was more than love—
I and my Annabel Lee;
With a love that the winged seraphs of heaven
Coveted her and me.

And this was the reason that, long ago,
In this kingdom by the sea,
A wind blew out of a cloud, chilling
My beautiful Annabel Lee;
So that her highborn kinsman came
And bore her away from me,
To shut her up in a sepulchre
In this kingdom by the sea.

The angels, not half so happy in heaven,
Went envying her and me—
Yes!—that was the reason (as all men know,
In this kingdom by the sea)
That the wind came out of the cloud by night,
Chilling and killing my Annabel Lee.

But our love it was stronger by far than the love
Of those who were older than we—
Of many far wiser than we—
And neither the angels in heaven above,
Nor the demons down under the sea,
Can ever dissever my soul from the soul
Of the beautiful Annabel Lee.

For the moon never beams without bringing me dreams
Of the beautiful Annabel Lee;
And the stars never rise but I feel the bright eyes
Of the beautiful Annabel Lee;
And so, all the night-tide, I lie down by the side
Of my darling, my darling, my life and my bride,
In the sepulchre there by the sea,
In her tomb by the sounding sea.

Poe'nun bu şiiri, genç yaşta sevgilisini kaybetmiş bir adamın acısını dile getirir. Şiirin anlatıcısı, Annabel Lee adında genç bir kızın yalnızca kendisi tarafından sevildiğini düşünür ve böylece aşkları son derece güçlüdür. Ancak bir gün, soylu akrabaları onu kaçırır ve öldürür, ancak aşkı bundan da güçlüdür ve hala onu düşlerinde ziyaret eder. Şair, Annabel Lee'yi sonsuzluğa kadar seveceğini söyler ve hatta mezarında yanında uyuyacağını ifade eder.

Aşağıda Edgar Allan Poe'nun "Annabel Lee" adlı şiirinin Türkçe çevirisi yer almaktadır:

Çok eski zaman öyleydi,
Deniz kenarındaki bir krallıkta,
Bir genç kız yaşardı orada, belki de tanırsın:
Adı Annabel Lee;
Ve o kız sadece bir düşünceyle yaşıyordu:
Beni sevmek ve sevilmek.

Ben çocuktum o da çocuktu,
Deniz kenarındaki bu krallıkta;
Ama biz sıradan bir aşk değil,
Benim ve Annabel Lee'mizin aşkı;
Kanatlı serafinlerin arzuladığı bir aşkla doluydu.

Ve işte bu yüzden, çok eski zaman önce,
Deniz kenarındaki bu krallıkta,
Bulutlardan soğuk bir rüzgar esti,
Güzel Annabel Lee'mi üşüttü;
Böylece soylu akrabaları geldi
Ve benim yanımdan onu alıp götürdüler,
Onu deniz kenarındaki bir mezara kapattılar.

Melekler, cennette bile mutlu değillerdi,
Onların bile bizi kıskandıkları bir aşktı bizimkisi -
Evet! - bu yüzden rüzgar geldi buluttan geceleyin,
Annabel Lee'mi üşüttü ve öldürdü.

Ama bizim aşkımız, bizi sevenlerinkinden çok daha güçlüydü,
Bizden çok daha yaşlı olanların bile -
Ve cennetteki melekler de,
Deniz altındaki şeytanlar da,
Güzel Annabel Lee'nin ruhunu benim ruhumdan ayıramazlar.

Çünkü ay asla ışıklarını getirmez bana
Güzel Annabel Lee hakkında hayalleri olmadan;
Ve yıldızlar hiç yükselmez ama ben hep hissederim parlak gözlerini
Güzel Annabel Lee'nin;
Ve öylece, tüm gece boyunca onun yanında yatarım
Sevgilim, canım ve eşim, Annabel Lee'nin yanında,
Deniz kenarındaki o mezarda,
Sesli denizin yanında.
 
Son düzenleme:

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Aşağıda "Ae Fond Kiss" adlı Robert Burns'ün şiirinin İngilizce orijinal metni yer almaktadır:

Ae fond kiss, and then we sever;
Ae farewell, alas, forever!
Deep in heart-wrung tears I'll pledge thee,
Warring sighs and groans I'll wage thee.

Who shall say that Fortune grieves him,
While the star of hope she leaves him?
Me, nae cheerful twinkle lights me;
Dark despair around benights me.

I'll ne'er blame my partial fancy,
Naething could resist my Nancy;
But to see her, was to love her;
Love but her, and love forever.

Had we never lov'd sae kindly,
Had we never lov'd sae blindly,
Never met—or never parted,—
We had ne'er been broken-hearted.

Fare thee well, thou first and fairest!
Fare thee well, thou best and dearest!
Thine be ilka joy and treasure,
Peace, enjoyment, love, and pleasure!

Ae fond kiss, and then we sever;
Ae farewell, alas, forever!
Deep in heart-wrung tears I'll pledge thee,
Warring sighs and groans I'll wage thee.

Burns'ün bu şiiri, bir ayrılık acısının ifadesidir. Şiirin anlatıcısı, sevdiği kadınla vedalaşırken duyduğu duyguları dile getirir ve ona son bir öpücük verir. Anlatıcı, ayrılığın acısını derinden hisseder ve karanlık umutsuzluğun içinde kaybolur. Ancak sevgilisine olan aşkı sonsuzdur ve onu her zaman seveceğini ifade eder. Şiirde, eğer birbirlerini hiç sevmemiş olsalardı, kalplerinin de kırılmayacağından bahsedilir. Sonunda anlatıcı, sevgilisine selam verip ona mutluluk diler ve ayrılığın acısını dile getiren tekrarlı dizeyle şiiri bitirir: "Ae fond kiss, and then we sever; / Ae farewell, alas, forever!"

Aşağıda Robert Burns'ün "Ae Fond Kiss" adlı şiirinin Türkçe çevirisi yer almaktadır:

Bir sevgi dolu öpücük, sonra ayrılırız;
Bir veda, eyvah, sonsuza kadar!
Kalbimdeki acı gözyaşları ile sana söz veririm,
Sana savaşan iç çekişler ve inleyişler sunarım.

Kim der ki, talih onu üzüyor,
Umut yıldızını terk ederken?
Beni, neşeli bir kıvılcım bile aydınlatmaz;
Karanlık umutsuzluk beni sarar.

Seçici hayalime asla kızmayacağım,
Hiçbir şey Nancyme karşı koyamazdı;
Ama onu görmek, onu sevmekti;
Sadece onu sevdim ve sonsuza dek seveceğim.

Eğer biz hiç böyle samimi bir şekilde sevmemiş olsaydık,
Eğer hiç böyle körsüratle sevmemiş olsaydık,
Hiçbir zaman buluşmamış veya ayrılmamış olacaktık;
Kalbimiz hiç kırılmamış olacaktı.

Vedalaştığım en ilk ve en güzel kadın, yolun açık olsun!
Vedalaştığım en iyi ve en sevgili kadın, yolun açık olsun!
Senin olsun her mutluluk ve haz,
Barış, keyif, sevgi ve zevk!

Bir sevgi dolu öpücük, sonra ayrılırız;
Bir veda, eyvah, sonsuza kadar!
Kalbimdeki acı gözyaşları ile sana söz veririm,
Sana savaşan iç çekişler ve inleyişler sunarım.
 
Son düzenleme:

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Aşağıda Elizabeth Barrett Browning'in "How Do I Love Thee?" (Sonnet 43) adlı şiirinin İngilizce orijinal metni yer almaktadır:

How do I love thee? Let me count the ways.
I love thee to the depth and breadth and height
My soul can reach, when feeling out of sight
For the ends of being and ideal grace.
I love thee to the level of every day's
Most quiet need, by sun and candle-light.
I love thee freely, as men strive for right;
I love thee purely, as they turn from praise.
I love thee with the passion put to use
In my old griefs, and with my childhood's faith.
I love thee with a love I seemed to lose
With my lost saints. I love thee with the breath,
Smiles, tears, of all my life; and, if God choose,
I shall but love thee better after death.

Browning'in bu şiiri, sevgi hakkındadır ve anlatıcısı, sevdiği kişiye olan sevgisini ifade eder. Şiirde, anlatıcının sevgisi sonsuzdur ve onu saymak için sayısız yolu vardır. Anlatıcı, sevdiği kişiye ruhunun en derin, en geniş ve en yüksek noktalarında, her günkü sessiz ihtiyacına kadar, özgürce ve saf bir şekilde sevgi duyar. Ayrıca, anlatıcı, eski acıları ve çocukluğunun saf inancıyla kullanılan tutkuyla da sevdiğini ifade eder. Şiirin sonunda, anlatıcı sevdiği kişiyi yaşamının tüm yönleriyle sever ve Tanrı'nın seçimi ne olursa olsun, ölümden sonra bile onu daha çok seveceğini ifade eder.

Aşağıda Elizabeth Barrett Browning'in "How Do I Love Thee?" (Sonnet 43) adlı şiirinin Türkçe çevirisi yer almaktadır:

Seni nasıl seviyorum? Bırak sayayım şimdi;
Seni severim derinlikle, genişlikle ve yükseklikle,
Ruhumun erişebildiği her noktada, görünmez bile olsan.
Varoluşun sonunda ve ideallerin güzelliği için sevgilim.
Her günün sessiz ihtiyacı kadar severim seni,
Güneşte veya mum ışığında, sana özgürce bağlanırım;
Doğruluğa çalışan insanlar gibi severim seni,
Övgüden kaçınarak saf bir şekilde sevgimi gösteririm.
Eski acılarımın tutkusunu kullanarak severim seni,
Ve çocukluğumun inancıyla da,
Kaybettiğim azizlerimle kaybettiğim bir aşkla severim seni.
Nefesimle, gülüşlerimle, gözyaşlarımla, yaşamımın tüm anlarıyla severim seni;
Tanrı seçtiği takdirde bile, ölümden sonra daha da çok seveceğim seni.
 
Son düzenleme:

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Aşağıda Lord Byron'ın "She Walks in Beauty" adlı şiirinin İngilizce orijinal metni yer almaktadır:

She walks in beauty, like the night
Of cloudless climes and starry skies;
And all that's best of dark and bright
Meet in her aspect and her eyes:
Thus mellowed to that tender light
Which heaven to gaudy day denies.

One shade the more, one ray the less,
Had half impaired the nameless grace
Which waves in every raven tress,
Or softly lightens o'er her face;
Where thoughts serenely sweet express,
How pure, how dear their dwelling place.

And on that cheek, and o'er that brow,
So soft, so calm, yet eloquent,
The smiles that win, the tints that glow,
But tell of days in goodness spent,
A mind at peace with all below,
A heart whose love is innocent!

Byron'ın bu şiiri, bir kadının güzelliğini övüyor. Şiirde, kadının güzelliği gece gibi karanlık ve yıldızlı bir gökyüzüne benzetiliyor. Kadının görünümünde karanlık ve aydınlığın en iyi yanları buluşuyor ve bu durum yumuşak ve hassas bir ışığa dönüşüyor. Şiirin devamında, kadının güzellik dolu saçlarındaki her dalga, yüzündeki ışıltılı ifadeye katkı sağlıyor. Yüzü sakin ama etkileyici; gülüşleri, renkleri insanın ruhunu huzurlu ve mutlu hissettiriyor. Son olarak, kadının güzelliği saf ve masum bir kalp tarafından besleniyor gibi görünüyor.

Aşağıda Lord Byron'ın "She Walks in Beauty" adlı şiirinin Türkçe çevirisi yer almaktadır:

O güzellikle yürür, gece gibi
Bulutsuz iklimlerin ve yıldızlı gökyüzlerinin;
Karanlık ve aydınlığın en güzel yanları
Onun görünümünde ve gözlerinde buluşuyor.
Ve böylece o yumuşak ışığa dönüşüyor,
Gösterişli günden ruhunun özelliği olarak kaçınılan.

Bir tane daha gölge veya bir tane daha ışık eksik olsaydı,
İsmi belirsiz olan güzellik zarar görebilirdi,
Her karga saçta dalgalanan,
Ya da yüzünde hafifçe parlayan;
Düşünceler serenat tatlılığı ifade ederken,
Ne kadar saf, ne kadar sevgili evleri olduğunu söyler.

Ve o yanakta, ve o alında,
Çok yumuşak, çok sakin, ama etkileyici,
Kazanılan gülüşler, parlayan renkler,
Sadece iyilikte geçen günleri hatırlatır;
Aşağıdaki her şeyle barış içinde olan bir zihniyet,
Masum bir kalbin aşkı!
 
Son düzenleme:

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"Stop All the Clocks" (Funeral Blues), ünlü İngiliz şair W. H. Auden tarafından yazılmış bir şiirdir. Şiir, genellikle yas ve kayıp üzerine yoğunlaşan acımasız bir yolculuğa çıkarır ve ölümün neden olduğu derin acıyı dile getirir.

İşte şiirin tam metni:

Stop all the clocks, cut off the telephone,
Prevent the dog from barking with a juicy bone,
Silence the pianos and with muffled drum
Bring out the coffin, let the mourners come.

Let aeroplanes circle moaning overhead
Scribbling on the sky the message He Is Dead.
Put crepe bows round the white necks of the public doves,
Let the traffic policemen wear black cotton gloves.

He was my North, my South, my East and West,
My working week and my Sunday rest,
My noon, my midnight, my talk, my song;
I thought that love would last for ever: I was wrong.

The stars are not wanted now: put out every one;
Pack up the moon and dismantle the sun;
Pour away the ocean and sweep up the wood.
For nothing now can ever come to any good.

Bu şiir, yaygın olarak 1994 yapımı Four Weddings and a Funeral filminde kullanıldığından dolayı da bilinir. Filmin son sahnesinde, başrol oyuncusu John Hannah'ın karakteri, sevgilisi Mathew'in cenaze töreninde bu şiiri okur.

Şiir, özellikle de son dörtlükle, büyük bir acıya işaret etmektedir. Auden, "stop all the clocks" diyerek, ölümün ardından hayatın devam etmesine izin vermek istemediğini söyler. Ayrıca, "he was my North, my South, my East and West" dizeleri, sevgilisinin onun için ne kadar önemli olduğunu ve artık var olmadığı için yaşamının anlamını yitirdiğini ifade eder.

Son dörtlük ise, acının doğasını ve insanların bu tür kayıplar karşısında hissettikleri çaresizliği dile getirir. Auden, doğanın bile bu kaybın telafisi için bir şey yapamayacağını söyler.

İşte "Stop All the Clocks" (Funeral Blues) şiirinin Türkçe çevirisi:

Tüm saatleri durdur, telefonu kes,
Köpeğin kemikle havlamasını engelle,
Piyano sesini kes ve matkaplarla
Sandığı çıkar, yaslıları getir.

Uçakları döndür, inleyerek havada,
Yazın öldüğü mesajını gökyüzüne yaz.
Halk güvercinlerinin boyunlarına siyah kurdele tak,
Trafik polisleri siyah pamuk eldiven takar.

O, kuzeyimdi, güneyimdi, doğum ve batımım,
Çalışma haftam ve pazar dinlenmem,
Öğle, gece yarısı, konuşmam, şarkım;
Aşkın sonsuza kadar süreceğini düşündüm: yanılmıştım.

Yıldızlar artık istenmiyor: hepsini söndür;
Ayı sar ve güneşi sök;
Okyanusu boşalt ve ormanın üzerini süpür.
Artık hiçbir şey iyiye gitmeyecek.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"i carry your heart with me" şair E. E. Cummings'in en ünlü şiirlerinden biridir ve aşkın gücünü ve bağlılığını ifade eder. Şiirin tamamı şöyledir:

i carry your heart with me(i carry it in
my heart)i am never without it(anywhere
i go you go,my dear;and whatever is done
by only me is your doing,my darling)
i fear
no fate(for you are my fate,my sweet)i want
no world(for beautiful you are my world,my true)
and it’s you are whatever a moon has always meant
and whatever a sun will always sing is you

here is the deepest secret nobody knows
(here is the root of the root and the bud of the bud
and the sky of the sky of a tree called life;which grows
higher than soul can hope or mind can hide)
and this is the wonder that's keeping the stars apart

i carry your heart(i carry it in my heart)

Bu şiir, sevgilisine olan aşkını taşıdığı kalbinde saklayan bir kişinin duygularını ifade ediyor. Şiirde, aşkın gücü ve sonsuzluğu ölümsüz bir şekilde anlatılıyor.

i carry your heart with me (kalbini taşıyorum benimle)
(her yerde seninle gidiyorum sevgilim; ve sadece benim yaptığım her şey,
senin yaptığın demektir, benim canım)
kaderden korkmuyorum
(çünkü sen benim kaderimsin, tatlım) umudum yok
(dünya için - çünkü güzel olduğun dünyam, gerçeğim)
Ve sen, ayın her zaman anlam ifade ettiği şeylersin
Ve güneşin söylediği her şeyde olan sensin

İşte kimse bilmez en derin sırrımızı
(Burada köklerin kökü var ve tomurcukların tomurcuğu
ve hayat ağacının gökyüzü; ruhun umut edemeyeceği kadar büyür
veya zihin gizleyemez)
Ve bu, yıldızları birbirinden ayıran harikadır

Kalbini taşıyorum (kalbini taşıyorum benimle)
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
William Wordsworth'un "Aşkın İlk Görüşü" (Lines Composed a Few Miles Above Tintern Abbey) şiiri, 1798 yılında yazılmıştır. Şiir, Wordsworth'un doğa ve insan ruhu üzerine olan felsefi düşüncelerini yansıtmaktadır. Wordsworth, bu şiirinde, Tintern Manastırı'nın birkaç mil üstünde bulunduğu Wye Nehri Vadisi'nde yürürken algıladığı doğal güzelliğin kendisinde uyandırdığı duyguları anlatmaktadır.

Şiirde, Wordsworth doğanın karşısında insanın küçüklüğünü ve doğanın insan üzerindeki iyileştirici etkisini vurgulamaktadır. Ayrıca, doğanın güzelliğinin insanın içsel hayatına da etki ettiğini ve onu beslediğini belirtmektedir. Wordsworth, aynı zamanda, doğanın güzelliğinin tekrar tekrar deneyimlenmesinin insanın hayatındaki anlamını ve önemini de vurgulamaktadır.

"Aşkın İlk Görüşü", Wordsworth'un en ünlü şiirlerinden biridir ve İngiliz romantik edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Orijinal dili (İngilizce):

Five years have passed; five summers, with the length
Of five long winters! and again I hear
These waters, rolling from their mountain-springs
With a soft inland murmur. —Once again
Do I behold these steep and lofty cliffs,
That on a wild secluded scene impress
Thoughts of more deep seclusion; and connect
The landscape with the quiet of the sky.
The day is come when I again repose
Here, under this dark sycamore, and view
These plots of cottage-ground, these orchard-tufts,
Which, at this season, with their unripe fruits,
Are clad in one green hue, and lose themselves
'Mid groves and copses. Once again I see
These hedgerows, hardly hedgerows, little lines
Of sportive wood run wild; these pastoral farms,
Green to the very door; and wreaths of smoke
Sent up, in silence, from among the trees!
With some uncertain notice, as might seem
Of vagrant dwellers in the houseless woods,
Or of some Hermit's cave, where by his fire
The Hermit sits alone.

Türkçesi:

Beş yıl geçti; beş yaz, beş uzun kış
Ve yeniden duyarım bu suları,
Dağların kaynaklarından akan
Yumuşak iç kesimlerindeki bir çınlama ile.
Tekrar görürüm bu dik ve yüksek kayaları,
Sahne ile ilgili daha derin düşünceler uyandırırlar.
Manzaranın gökyüzünün sessizliği ile bağlantısını kurarlar.
Geldi o gün, yeniden burada yatıyorum,
Bu karanlık çınar ağacının altında ve görüyorum
Bu ev bahçelerinin parsellerini, bu meyve bahçesi tufts'larını,
Sezonun bu zamanında, olgunlaşmamış meyveleriyle birlikte,
Kendilerini bir yeşil tonuyla kaplarlar ve kendilerini kaybederler.
Arazideki bu çit sıralarını yeniden görüyorum, hemen çit sıraları değiller
Oyunlu ahşap çizgileri vardır; bu pastoral çiftlikler,
Kapısına kadar yeşildir; ve dumanların çelengi
Sessizce ağaçların arasından yükseltilir!
Belki de bazı belirsiz ihbarlara benzer şekilde,
Ev sahibi olmayan ormanlarda yaşayanlar,
Bir rahibin mağarasından ya da ateşi başında oturduğu mağaradan.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Federico Garcia Lorca'nın "The Ballad of the Moon" şiiri

El balcón del palacio
se abre sobre el mar.
La luna y las estrellas
juegan en el agua.

Pero la niña ciega,
sigue en su balcón.
De pronto un caballero
la viene a visitar.

¡Ay, qué lindo canta
bajo la luna llena!
¡Ay, que lindo cabello
en la noche serena!

La niña lo escuchaba
y suspirando estaba.
El caballero, viendo
que la veía llorar,

se arrancaba los ojos
y se los echaba
a los pies de la niña
en su blanco balcón.

Y allí le decía:
"Por ti perdí la vista.
Conserva en tu recuerdo
mi amor y mi agonía".

La niña lo abrazaba
llena de emoción.
Y en su balcón de mármol
se quedó sin color.

La luna y las estrellas
juegan en el agua.
Pero la niña ciega
ya no está en su balcón.

Bu güzel şiir İspanyol şair Federico Garcia Lorca tarafından yazılmıştır. Şiir, romantik bir hikaye anlatmaktadır. Bir genç kızın, kabul ettiği bir sevgilinin ölümüne neden olması üzerine duyduğu üzüntüyü konu alır. Şair, deniz kenarındaki bir sarayda geçen hikayeyi anlatırken, doğa ve aşk gibi temaları kullanır.

Palasın balkonu
denize açılır.
Ay ve yıldızlar,
suya oyun oynarlar.

Ama kör kız,
hala balkonunda.
Ansızın bir şövalye
ziyaretine gelir.

Ne güzel söylerdi
ay ışığında!
Ne güzel saçları vardı
sessiz gecede!

Kız onu dinlerken
derin bir iç çeker.
Şövalye, kızın ağladığını görünce,
Gözlerini koparıp
kızın beyaz balkonunda
ona atardı.

Ve ona şöyle derdi:
"Senin için gözlerimi kaybettim.
Benim sevgimi ve acımı unutma."

Kız sarılırdı ona
heyecan içinde.
Ve mermer balkonunda
solgun kalmıştı.

Ay ve yıldızlar,
suda oyun oynarlar.
Ama kör kız,
artık balkonunda yok.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Walt Whitman'ın "Aşk Şiirleri" (Leaves of Grass) koleksiyonu, 1855'te yayınlanan ve daha sonra yıllar boyunca defalarca yeniden basılan bir şiir koleksiyonudur. Bu eser, Amerikan edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir ve Whitman'ın büyük ölçüde özgür ve coşkulu bir şekilde yazdığı şiirlerden oluşur.

"Aşk Şiirleri" koleksiyonu, Whitman'ın insan bedenini ve doğayı yücelten şiirlerinden oluşur. Şiirlerinde demokratik ilkeleri, toplumsal adaleti ve insan özgürlüğünü vurgular. Ayrıca, kendine özgü serbest nazım tekniğiyle yazdığı şiirlerinde cinsiyet ve cinsellik gibi konuları da ele alır.

Whitman'ın "Aşk Şiirleri" koleksiyonu, o dönem için oldukça cesur ve radikal bir eserdi çünkü şiirlerinde açık bir şekilde cinsiyet ve cinsellik konularına yer veriyor ve bu konuları yüceltiyordu. Ancak zamanla, bu eser hem edebiyat dünyasında hem de geniş kitlelerce tanındı ve saygı gördü.

Bugün, Whitman'ın "Aşk Şiirleri" koleksiyonu, Amerikan edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve dünya çapında okuyucular tarafından sevilerek okunmaya devam etmektedir.

Walt Whitman'ın "Aşk Şiirleri" (Leaves of Grass) koleksiyonunda yer alan birkaç ünlü şiiri aşağıda sıralanmıştır:

- "Song of Myself"
- "I Sing the Body Electric"
- "Out of the Cradle Endlessly Rocking"
- "When I Heard the Learn'd Astronomer"
- "A Noiseless Patient Spider"
- "O Captain! My Captain!"
- "To You"
- "The Sleepers"
- "The Dalliance of Eagles"
- "From Pent-Up Aching Rivers"

Bu yapıtlar, özgür ve coşkulu bir dil kullanarak insan bedenini, doğayı, demokratik ilkeleri ve toplumsal adaleti vurgular. Cinsiyet ve cinsellik konularının yanı sıra, Whitman'ın şiirlerinde zaman, ölüm, hayatın anlamı gibi evrensel temalar da ele alınır.

Aşağıda "Song of Myself" şiirinin bir bölümünü Türkçe'ye çevirdim arkadaşlar:

Ben, kendime şarkı söylerim,
Ve ne varsa bende onu anlatırım.
Varlıkların sonsuzluğunda, sonsuz benlikte dolaşırım.
Oksijenle beslenen her hücre, bana aittir.
Sessiz geceleri dinlerim,
Aydınlık zamanları seyrederim.

Bakarsın bir kuş, kanatlarını çırparken;
Ya da yalnızca bir ağacın yaprak sesi gelir kulağıma.
Denizlerin uğultusu, rüzgarların şarkısı,
Onların tümü benim için şarkı söyler.

Ben, mutlak doğanın parçasıyım;
Aynı zamanda insanların içinde de varım.
Herkesin eşit olduğu topraklarda yürürüm,
Farklılıkları sevdiğim kadar benzerlikleri de severim.
Hayatın anlamı nedir diye sormam,
Çünkü hayatın kendisi zaten güzeldir.

Ben, senin de bir parçanım,
Ve sen, benim içimdeki sonsuz evrende kaybolmuş bir yıldızsın.
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"Kubla Khan" Samuel Taylor Coleridge'in en ünlü şiirlerinden biridir. Şiir, Coleridge'in 1797'de yaşadığı bir rüyadan esinlenerek yazdığı bir yapıttır. İşte şiirin ilk bölümünden bazı satırlar:

İlahi Alph!
Neydi o görkemli manzaralar!
Kutsal nehirler 'ki ağaçlıkları süsler,
Antik gölgeler örtülürdü buzlu dağlarında.

Gördüğüm manzaranın güzelliği
İnsanın göremeyeceği kadar yüksekti.
Bir kadın cennetten indi sanki
Şarkı söyleyerek vadilerden geçti.

Onun sesinde meleklerin şarkısı vardı
Ve onun gözleri görmediğimiz alemde kayboluyordu.
Alph, bir daha gelmesine izin ver
Seninle konuşmak istiyorum o kadını hatırlatarak.

Şiirin devamında, Kublai Han'ın sarayının ve bahçelerinin tasvirleri yapılır ve doğal manzaraların güzelliği hayal edilir. Ancak Coleridge'in yazma süreci kesintiye uğramıştır ve tamamlanmamış olarak kalmıştır. "Kubla Khan", Romantik dönem şiirinin en önemli örneklerinden biridir ve hayal gücü, doğa, mistisizm gibi temaları ele alır.

Samuel Taylor Coleridge'in "Kubla Khan" şiirinin orijinal dilindeki metni:

In Xanadu did Kubla Khan
A stately pleasure dome decree:
Where Alph, the sacred river, ran
Through caverns measureless to man
Down to a sunless sea.

So twice five miles of fertile ground
With walls and towers were girdled round:
And there were gardens bright with sinuous rills,
Where blossomed many an incense-bearing tree;
And here were forests ancient as the hills,
Enfolding sunny spots of greenery.

But oh! that deep romantic chasm which slanted
Down the green hill athwart a cedarn cover!
A savage place! as holy and enchanted
As e'er beneath a waning moon was haunted
By woman wailing for her demon-lover!
And from this chasm, with ceaseless turmoil seething,
As if this earth in fast thick pants were breathing,
A mighty fountain momently was forced:
Amid whose swift half-intermitted burst
Huge fragments vaulted like rebounding hail,
Or chaffy grain beneath the thresher's flail:
And 'mid these dancing rocks at once and ever
It flung up momently the sacred river.

Five miles meandering with a mazy motion
Through wood and dale the sacred river ran,
Then reached the caverns measureless to man,
And sank in tumult to a lifeless ocean;
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
Percy Bysshe Shelley'nin "Mutlu Zafer" (Ode to the West Wind) şiirinin orijinal dilindeki metni:

O wild West Wind, thou breath of Autumn's being,
Thou, from whose unseen presence the leaves dead
Are driven, like ghosts from an enchanter fleeing,

Yellow, and black, and pale, and hectic red,
Pestilence-stricken multitudes: O thou,
Who chariotest to their dark wintry bed

The winged seeds, where they lie cold and low,
Each like a corpse within its grave, until
Thine azure sister of the spring shall blow

Her clarion o'er the dreaming earth, and fill
(Driving sweet buds like flocks to feed in air)
With living hues and odours plain and hill:

Wild Spirit, which art moving everywhere;
Destroyer and preserver; hear, O hear!

Thou on whose stream, 'mid the steep sky's commotion,
Loose clouds like earth's decaying leaves are shed,
Shook from the tangled boughs of Heaven and Ocean,

Angels of rain and lightning: there are spread
On the blue surface of thine aëry surge,
Like the bright hair uplifted from the head

Of some fierce Maenad, even from the dim verge
Of the horizon to the zenith's height,
The locks of the approaching storm. Thou dirge

Of the dying year, to which this closing night
Will be the dome of a vast sepulchre,
Vaulted with all thy congregated might

Of vapours, from whose solid atmosphere
Black rain, and fire, and hail will burst: O hear!

Percy Bysshe Shelley'nin "Mutlu Zafer" (Ode to the West Wind) şiirinin Türkçe çevirisi:

Ey yabanıl Batı Rüzgârı, Sonbaharın nefesi,
Sonsuz varlığından ötürü yapraklar ölü
Bir büyücünün peşinden kaçar gibi sürükleniyorlar,

Sarı, siyah ve soluk renklerle birlikte hastalıklı kızıl.
Binlerce salgın kurbanı: Ey sen,
Karanlık kış uykusuna araba ile götüren

Kanatlı tohumlar, nerede soğuk ve alçakta yatarlar,
Her biri kendi mezarının içinde bir ceset gibi,
Senin baharın kadife kardeşinin üfleyeceği zaman

Uyuyan dünyayı doldurarak (tatlı tomurcukları havada otlayan sürüler gibi)
Canlı tonlarla ve kokularla ova, dağ doludur:
Her yöne hareket eden Vahşi Ruh, duyan var mı?

Senin akışında, dik gökyüzünün karmaşasında,
Gökyüzü ve Okyanus'un dolambaçlı dallarından sallanan
Yağmur ve şimşek melekleri:

Mavi yüzeyine yayılır
Bazı acımasız Maenad'ın saçından daha parlak
Horizonun puslu kenarından zirveye kadar
Yaklaşan fırtınanın tutamları. Senin ölüm marşı

Bu kapalı geceye eşlik eden sen, büyük bir mezarın kubbesi olacak
Bütün toplanmış gücünle kemerli,
Katı atmosferden çıkacak siyah yağmur, ateş ve dolu: Duymayan var mı?
 

Esrarengiz

Tanınmış Üye
BaYaN
8 Nis 2023
1,315
97
47
"Anne Hathaway's Sonnets" şiiri, İngiliz şair Carol Ann Duffy tarafından kaleme alınmış bir şiirdir. Şiir, ünlü İngiliz oyun yazarı William Shakespeare'in eşi Anne Hathaway'nin yaşamına odaklanır.

Şiir, Anne Hathaway'nin Shakespeare'e nasıl ilham verdiğini anlatarak başlar. Şair, Hathaway'nin Shakespeare'in yazdığı oyunlara esin kaynağı olduğunu ve bu nedenle onun şaheserleriyle birlikte hatırlanması gerektiğini söyler. Şiir, Hathaway'nin kendine özgü güzelliğini ve zarafetini de vurgular.

Duffy, sonraki bölümlerde Hathaway'nin Shakespeare'e olan aşkını ele alır. Şair, Hathaway ve Shakespeare arasındaki aşkın yoğunluğunu anlatarak, onların arasındaki bağın sembolü olarak bir yüzükten bahseder. Şiirde yer alan "bu yüzük, benim kalbimin yansımasıdır" dizesi, bu bağı daha da güçlendirir.

Sonraki bölümlerde, Hathaway'nin Shakespeare ile birlikte geçirdiği zamanları hatırlaması üzerinde durulur. Şiirde yer alan "Onu her hatırladığımda, yeniden doğmuş gibiydim" dizesi, Hathaway'nin Shakespeare'in hayatında önemli bir rol oynadığını vurgular.

Sonuç bölümünde ise, şair Hathaway'nin yaşamının sonuna doğru geldiğinde, Shakespeare'in onu yalnız bırakmadığını ve onunla birlikte öldüğünü söyler. Şiirde yer alan "Ama o hep yanımda oldu" dizesi, Hathaway'nin ölümünden sonra bile Shakespeare ile birlikte olduğunu gösterir.

"Anne Hathaway's Sonnets", aşkın ve bağlılığın gücünü anlatan dokunaklı bir şiirdir. Carol Ann Duffy, Anne Hathaway'nin hayatını okura duygusal bir şekilde aktararak, okuyucunun kendisini bu aşk hikayesinin içine çekmesini sağlar.

İşte "Anne Hathaway's Sonnets" şiirinin orijinal dilindeki ve Türkçe çevirisindeki tam metinler:

Orijinal Dil:
"Anne Hathaway's Sonnets"

'Item I gyve unto my wief my second best bed...'
(from Shakespeare's will)

The bed we loved in was a spinning world
of forests, castles, torchlight, cliff-tops, seas
where we would dive for pearls. My lover's words
were shooting stars which fell to earth as kisses
on these lips; my body now a softer rhyme
to his, now echo, assonance; his touch
a verb dancing in the centre of a noun.
Some nights, I dreamed he'd written me, the bed
a page beneath his writer's hands. Romance
and drama played by touch, by scent, by taste.
In the other bed, the best, our guests dozed on,
dribbling their prose. My living laughing love -
I hold him in the casket of my widow's head
as he held me upon that next best bed.

Türkçe Çeviri:
"Anne Hathaway'nin Soneleri"

'Eşime ikinci en iyi yatağımı veriyorum ...'
(Shakespeare'in vasiyetinden)

Sevdiğimiz yatak bir dönüyor dünya gibiydi
ormanların, kalelerin, meşalelerin, kayalıkların, denizlerin
nereye dalacağımız inciler için. Sevgilimin sözleri
yeryüzüne öpücükler olarak yağan ateş topazlarıydı.
Bu dudaklar paylaştığımız şiirlerin kafiyeleriydi,
çocuklarımızın yankılarıydı. Onun dokunuşu
bir isim de dans eden bir fiil gibiydi
Bazı geceler rüyamda, beni yazdığını düşündüm
yatak onun yazar ellerinin altında bir sayfa.
Aşk romandaki gibi dramatize olurdu,
dokunuşla, kokuyla, tatla. Diğer yatağın üstünde
misafirlerimiz uyudular, hepsi de bizim hikayemizi bilmeden
Sonsuz gülen aşkım -
onu baş tacımın sandığına koyuyorum
o da beni ikinci en iyi yatağa koyduğu gibi tutuyor.
 

Efsunlu35

Tanınmış Üye
BaYaN
3 Nis 2023
1,292
102
47
Aşk, insanlık tarihi boyunca en sık işlenen konulardan biri olmuştur ve birçok ünlü şair, aşk üzerine şiirler yazmıştır. İşte bazıları:

1. "Beni Sevdiğin Böyle Bilinsin" - Yunus Emre
2. "Sevdalı Bulut" - Necip Fazıl Kısakürek
3. "Aşkın Gözyaşları" - Şeyh Galip
4. "Gel Gör Beni Aşk Neyledi" - Fuzuli
5. "Ayrılık" - Attila İlhan
6. "Sonsuz Aşk" - Can Yücel
7. "Bir Aşk Hikayesi" - Cemal Süreya
8. "Aşkın Tarifi" - İbrahim Sadri
9. "Gözlerin" - Orhan Veli Kanık
10. "Aşkın İlk Şiiri" - Ahmed Arif

Tabii ki, bu sadece birkaç örnek ve aşk konusunda yazılmış birçok şiir var. Ayrıca, farklı dönemlerde ve kültürlerde birçok şairin aşk üzerine yazdığı şiirler de bulunmaktadır.

Buda benden arkadaşlar:

Seni sevmenin tadı damağımda kaldı
Gözlerin gözlerimde, aklım sende kaldı
Kalbimdeki ateşi seninle buldum
Aşkın en güzel halini seninle yaşadım

Gözlerimden düşen her damla yaş
Sevgimin gücüne şahitlik eder taş
Seni sevmenin derdi, yükü ağırdır
Ama seni sevmek, her şeye değerdir

Gözlerimdeki ışık sensin
Kalbimdeki ritim seninle güzeldir
Sonsuzluğa kadar sürecek bu aşkımız
Seni sevmenin tadı, her zaman damağımdadır

Gönlümdeki sevgiyi sana sunmak için
Bu şiirde kelimelerime sığdırmak istedim
Seni sevmenin güzelliğini anlatmak zor
Ama seni sevmek, hayatta en güzel iz bırakan yol.

Seni seviyorum.
 

subuti

Üye
BaY
7 May 2023
1,354
117
17
En sevdiğim az bilinen aşk şiirlerinden bazıları:

1. "Aşkın Gözyaşları" - William Shakespeare
"Aşkın gözyaşları denizleri aşar,
Çünkü bizim aşkımız sonsuzdur.
Ağlama sevgilim, seni sevmenin bedeli bu,
Aşkın gözyaşlarıyla dolu bir denizin ortasında gibiyiz."

2. "Aşkın Gücü" - Pablo Neruda
"Aşkın gücü rüzgarlara karşı koyar,
Her zorluğun üstesinden gelir.
Sevgilim, seni sevmek bedava değil,
Ama aşkımız sonsuz ve güçlü."

3. "Kalbimdeki Sana Dair" - Emily Dickinson
"Kalbimdeki seni anlatmak için sözcükler yetmez,
Seni düşünmek dahi nefesimi keser.
Kalbimin derinliklerinde sen varsın,
Ve seni sevmenin hazzını yaşıyorum."

4. "Seni Seviyorum" - Roy Croft
"Seni seviyorum çünkü benim için var olansın,
Sonsuzluğa kadar süren bir aşksın.
Seni seviyorum çünkü beni tamamlayansın,
Ve seninle olduğum her an mutluyum."

5. "Sonsuz Aşk" - Rumi
"Aşk sonsuzdur ve sınırları yoktur,
Sevgiyle dolu kalplerimiz sonsuzdur.
Seni sevmeye başladığımdan beri,
Sonsuzluğa kadar süren bir aşkın parçası oldum."
 

Konuyu Görüntüleyen Kullanıcılar (Toplam:0)

Hakkımızda

  • buyukforum.com.tr Türkiye'nin Genel Forum Sitesi. Sondakika haberlerini tartışmak ve bilgi paylaşım ağımıza katılmak için lütfen üye olunuz.

Hızlı Linkler

Kullanıcı Menüsü